-->

Bilgi Yönetiminde Öncü Oluşum

Bilgi Yönetiminde Öncü Oluşum

Yayınlanan tüm içeriği görebilmeniz için e-posta aboneliği yapmanız gerekmektedir..

25 Kasım 2015 Çarşamba

AB-Türkiye Ortak Eylem Planı


Uluslararası toplum dayanışma, birliktelik ve etkin adımlar gerektiren benzeri görülmemiş bir kriz ile karşı karşıyadır. Üstesinden gelinmesi gereken zorluklar ortak olup, verilen yanıtın da koordineli olması gerekmektedir. Müzakereleri yürüten bir aday ülke olarak Türkiye ile AB, mevcut zorluklara birlikte göğüs germeye ve bu zorlukların üstesinden gelmeye kararlıdır. Bu Eylem Planı daha güçlü ve daha görünür bir Avrupa mesajını verecektir. İnsan onuru bizim ortak çabalarımızın tam merkezinde yer almaktadır.

Bu Eylem Planı, Suriye’deki durumun yol açtığı kriz karşısında, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti’nin koordineli çabalarla geçici koruma altındaki Suriyelileri destekleme ve göç yönetimi alanındaki işbirliğini arttırma konusunda vardığı uzlaşıyı yansıtmaktadır. Eylem Planı, 17 Mayıs’ta AB-Türkiye arasında gerçekleştirilen çalışma yemeği ile 23 Eylül 2015’te, AB’li liderlerin Türkiye ile diyaloğun her düzeyde güçlendirilmesi çağrısında bulunduğu, gayri resmi AB Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısı sonrasında hazırlanmıştır. Eylem Planı, kitleler halinde göç ederek geçici korumaya ihtiyaç duyan kişilerin yönetimi konusunda Türkiye tarafından sarf edilen çabaların desteklenmesi amacıyla Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ivedilikle uygulamaya konulması gereken bir dizi ortak adımı tespit etmektedir.

Eylem Planı mevcut kriz ile üç yoldan baş etmeye çalışmaktadır: (a) Suriyelilerin kitlesel göçe yönelmesinin altında yatan nedenlerin ele alınması, (b) geçici koruma altındaki Suriyelilerin ve Türkiye’de onları ağırlayan toplulukların desteklenmesi (I. Bölüm) ve (c) AB’ye yönelen düzensiz göç hareketlerinin önlenmesi amacıyla işbirliğinin güçlendirilmesi (II. Bölüm). AB ve Türkiye, birlikte, külfet paylaşımı ruhu içinde krizle mücadele edecektir. Eylem Planı, Türkiye ve AB tarafından başta Vize Serbestisi Diyaloğu olmak üzere, diğer bağlamlarda yapılan taahhütlerle uyumludur ve bu taahhütleri daha da ileriye taşımaktadır. Planın her iki bölümünde de Türkiye ve AB tarafından eşzamanlı olarak uygulamaya konulacak adımlar tanımlanmaktadır.

AB-Türkiye üst düzey göç çalışma grubunun kurulması yoluyla, Eylem Planının uygulamasına Avrupa Komisyonu ve Yüksek Temsilci/Başkan Yardımcısı ile Türk Hükümeti ortaklaşa yön verecek ve nezaret edecektir.

I. Bölüm: Geçici koruma altındaki Suriyelilerin ve onları ağırlayan Türk topluluklarının desteklenmesi

Türkiye’nin bugüne kadar benzeri görülmemiş ölçekte Suriye’den kaçarak topraklarına sığınan ve sayıları mütemadiyen artan kitlelere muazzam insani yardım ve destek sağlama çabaları takdire şayandır. Bu insanların sayısı halihazırda 2.2 milyonu aşmıştır. Türkiye şu ana kadar krizle baş edebilmek için kendi kaynaklarından 7 milyar Avro’yu aşkın bir tutar harcamıştır.

Eylem Planı’nın bu bölümünde iki taraf aşağıdaki adımları atma taahhüdünde bulunmaktadır:

AB tarafından öngörülen adımlar şunlardır:

  1. Türkiye’de bulunan geçici koruma altındaki Suriye’lilere bağlı olarak ortaya çıkan zorlukların aşılmasında destek olmak amacıyla, Türkiye’ye tahsis edilen ya da öngörülen IPA fonları dışında, sürdürülebilir şekilde ve ortaya çıkan ihtiyaçlar ölçüsünde, somut yeni fon imkanlarının harekete geçirilmesi. Fonlar mümkün olan en esnek ve hızlı şekilde, özellikle Suriye krizi için AB Güven Fonu vasıtasıyla harekete geçirilecektir. Bu fonların aktarılacağı öncelikli konular ve alanlar Türkiye’deki resmi makamlarla ortak şekilde belirlenecektir. Doğrudan insani yardım sağlayan adımlara öncelik verilecektir; hukuki, idari ve psikolojik destek; toplum merkezlerine destek; kendi kendini idame ettirebilme ve ekonomiye katılımın arttırılması ve Türkiye’de bulundukları süre boyunca sosyal içerilmelerinin sağlanması; her düzeyde eğitime erişimin arttırılması; bunların yanı sıra altyapı ve hizmetler gibi alanlarda ev sahibi toplulukları destekleyen çalışmalar.     
  2. 1. Paragraf kapsamında harekete geçirilecek fonların yanı sıra Türkiye’deki resmi makamlarla yakın işbirliği içerisinde, uzun süren mülteci krizi ile ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanmasını amaçlayan ikili işbirliği programlarına paralel ve tamamlayıcı olacak şekilde, dezavantajlı konumları dikkate alınmak suretiyle, en acil insani ihtiyaçların karşılanması için Türkiye’deki ilgili insani yardım örgütleri vasıtasıyla doğrudan ve ilkeler çerçevesinde insani yardımın sağlanması.  
  3. 1 ve 2. Paragraflarda ortaya konulan fonların etkili şekilde kullanılmasını sağlamak üzere AB kurumları ve Türkiye, programlama sürecinin temelini oluşturacak kapsamlı bir ortak ihtiyaç değerlendirmesi yapacaktır. Değerlendirme, insan akınının beraberinde getirdiği, başta altyapı olmak üzere, sorunlarla baş edilmesi için,  geçici koruma altındaki Suriyelilerin ve onlara ev sahipliği yapan topluluk ve illerin temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yeterli çalışmaların şekillendirilebilmesine imkan verecektir.    
  4. AB tarafından, Lübnan, Ürdün ve Irak’ın ev sahipliği yaptığı Suriyeli mültecilerin ve Suriye içerisinde yerlerinden edilen Suriyelilerin, Türkiye’ye yönelmelerine neden olan itici faktörlerin zayıflatılmasına da hizmet etmek üzere, bugüne kadar sağlanmış olan 4.2 milyar Avro ‘nun üzerindeki desteğin devam ettirilmesi.  
  5. Üye Devletler ve AB’nin mevcut yeniden yerleştirme plan ve programlarına destek verilmesi.

Türkiye tarafından öngörülen adımlar:
  1. Konuya ilişkin ikincil mevzuatın kabul edilmesi ve ilgili tüm taraflar nezdinde bu mevzuatın içeriğine dair farkındalık yaratılması yoluyla, yabancılar ve uluslararası koruma kanununun etkin biçimde uygulanmasına devam edilmesi ve uygulamanın geliştirilmesi.
  2. Daha güçlü bir göç yönetimi sistemi ve stratejisinin geliştirilebilmesi amacıyla, göçmenlerin zorunlu olarak kayıt altına alınması ve kendilerine ilgili belgelerin verilmesine devam edilmesi.
  3. Geçici koruma altındaki Suriyelilerin Türkiye’de bulundukları süre boyunca ilkokul öğrencilerinin eğitimi ve sağlık hizmetleri gibi kamu hizmetlerine erişimlerinin ve ekonomiye katılımlarını sağlamayı amaçlayan politika, mevzuat ve programların kabul edilmesi ve uygulanmasına devam edilmesi.
  4. Dezavantajlı konumdaki kimselerin tespit edilmesi ve gerekli desteğin sağlanmasına devam edilmesi.

II. Bölüm: Düzensiz göçün önlenmesi amacıyla işbirliğinin güçlendirilmesi

Eylem Planının bu bölümünde tedbirler vize serbestisi diyalogu, vize yol haritası ve AB-Türkiye geri kabul anlaşmasının hükümleri üzerine inşa edilecektir. Bu itibarla taraflar, aşağıdaki adımları atmayı taahhüt eder:

AB tarafından öngörülen adımlar şunlardır:

Her iki tarafın da üzerinde mutabık kalacağı şekilde, Türkiye’ye sığınmak isteyen kişilerin düzensiz [bir şekilde ülkeden] ayrılmaları halinde ortaya çıkabilecek riskler ve Avrupa Birliği veya başka ülkelere, düzenli bir şekilde giriş yapmaları halinde kendilerine sağlanabilecek imkânlar ve uygulanacak prosedürler hakkında daha iyi bilgilendirmek.
  1. Başta Sahil Güvenlik Komutanlığı ve diğer makamların devriye ve izleme kapasitelerinin güçlendirilmesi olmak üzere, Türkiye’nin göçmen kaçakçılığı ile mücadele kapasitesini daha da desteklemek.
  2. Topluma yeniden entegrasyon tedbirleri de dahil olmak üzere,  düzensiz göçmenlerin menşei ülkelere geri gönderilmesini amaçlayan operasyonların düzenlenmesinde AB üyesi devletler ile Türkiye arasındaki işbirliğini desteklemek. 
  3. “İpek Yolu Göç Ortaklığı”nın uygulanması çerçevesinde düzensiz göçün önlenmesi, göçmen kaçakçılığıyla mücadele ve göç yönetiminin iyileştirilmesi konularında ilgili ülkelerdeki makamlar arasında diyalog ve işbirliğini geliştirmek.
  4. Türkiye’ye atanacak bir FRONTEX irtibat görevlisi aracılığıyla; AB tarafından hâlihazırda Türkiye’ye gönderilmiş olan irtibat görevlileri ile işbirliği yapılarak ve FRONTEX’e Türkiye tarafından yapılacak bir irtibat görevlisi atamasını memnuniyetle karşılayarak AB’nin kaçakçılık ağlarıyla mücadelede Türkiye ile bilgi alışverişi yapma kapasitesini geliştirmek.
  5. Başta kapasiteyi geliştirerek ve AB-Türkiye vize diyalogu doğrultusunda iyi işleyen bir iltica, göç, vize ve entegre sınır yönetimi sistemi oluşturarak Türkiye’nin Vize Serbestisi Diyalogu kapsamındaki gereklilikleri karşılamasına destek vermek amacıyla mali desteği arttırmak.

Türkiye tarafından öngörülen adımlar şunlardır:
  1. AB üyesi devletlerle işbirliğini de arttırarak, özellikle gözetim ekipmanlarının daha iyi hale getirilmesi, devriye faaliyetleri ve arama-kurtara kapasitesinin arttırılması yoluyla Sahil Güvenlik Komutanlığının önleme kapasitesinin daha da güçlendirmek.
  2. Ortak kara sınırlarında düzensiz göç hareketlerinin önlenmesi maksadıyla, Mayıs 2015’te imzalanan ve Kaptan Andreevo’da ortak bir merkez kurulmasını [öngören] üçlü anlaşmayı etkin bir şekilde uygulayarak Bulgar ve Yunan makamlarıyla işbirliğini arttırmak.
  3. Uluslararası korumaya ihtiyacı olmayan ve mevcut ikili geri kabul anlaşmaları uyarınca, Türk topraklarından gelirken durdurulan düzensiz göçmenlerin pürüzsüz bir şekilde geri kabul edilebilmesini teminen işbirliğini arttırmak ve süreci hızlandırmak.
  4. Sığınma başvuruları olumlu neticelenenlerin gecikmeye mahal verilmeksizin mülteci statüsüne kavuşabilmesi amacıyla, başlatılan iltica süreçlerinin[1] tamamlandığından emin olmak.
  5. Başta hem Türkiye hem de AB açısından önemli birer yasadışı göç kaynağı teşkil eden ülkeler karşısında olmak üzere, Türk vize politikası, mevzuatı ve idari kapasitesini Vize Yol Haritası gerekleri doğrultusunda giderek uyumlaştırmak. 
  6. Türk kolluk kuvvetleri ile AB’li muhatapları ve AB kurumları arasındaki operasyonel işbirliğinin arttırılması yoluyla, göçmen kaçakçılığına karışmış suç örgütlerine karşı ve bu örgütlerin çökertilmesine yönelik mücadeleyi idame ettirmek ve daha da geliştirmek. Bu adım, bireylere ilişkin bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırılacak kuralların güçlendirilmesini de içerecektir.
  7. AB ve Birlik üyesi devletlerle bilgi paylaşımını yoğunlaştırmak. Özellikle göçmen kaçakçılığı ağlarıyla mücadeleyi yoğunlaştırmak ve sahte seyahat belgeleriyle göçmenlerin gerçek kimliklerinin tespitini hızlandırmak amacıyla, Türkiye’de yerleşik üye devlet irtibat görevlileriyle yakın çalışmalar yapmak.
  8. Çalışma düzenlemesinin (working arrangement) uygulanması yoluyla, başta bilgi paylaşımı konusu olmak üzere, FRONTEX’le olan işbirliğini daha da yoğunlaştırmak.
  9. Europol’e bir irtibat görevlisi atamak.

[1]Türkiye coğrafi kısıtlamayla, Mültecilerin Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesine taraftır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederiz.

Designed By KaiZen