Bir Bakışta AB
İkinci Dünya Savaşı sonrasında her alanda büyük yıkıma uğrayan Avrupa,
bu durumdan kurtulmak için bir çıkış yolu aramaktaydı. Bunun bir sonucu
olarak, Avrupa'da barışın yeniden kurulması, Avrupa ülkelerinin ortak
değerler etrafında bir araya gelmesi ve özellikle refahı artıracak
şekilde ekonomik alanda kuvvetli bir işbirliğinin başlatılması fikri her
geçen gün daha yüksek bir sesle dile getirilmeye başlanmıştı.
Avrupa çapında barışın sağlanması ve Avrupa ülkeleri arasında ekonomik
bir işbirliğinin kurulması amacından hareketle, ileride siyasi bir
birliğin temellerinin atılması hedefleniyordu. Bu doğrultuda, Almanya,
Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg tarafından 1951 yılında
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu kuran Paris Antlaşması ile 1957
yılında Avrupa Ekonomik Topluluğunu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu
kuran Roma Antlaşmaları imzalandı.
Günümüze kadar geçen süre içinde, Avrupa devletleri, ekonomik, siyasi,
sosyal ve kültürel alandaki işbirliklerini güçlendirdiler.Kuruluş
yıllarında sadece 6 üyeden oluşan Avrupa Toplulukları, değişik
tarihlerde yeni üyelerin katılımı sonucu 27 üyeden oluşan bir Birlik halini almıştır. Bugün itibariyle Avrupa Birliği (AB)'nin üyeleri Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan'dır. Halihazırda AB, Türkiye, Hırvatistan ve İzlanda ile katılım müzakerelerini sürdürmektedir. Ayrıca AB, Makedonya ve Karadağ'a adaylık statüsü tanımış olup, iki ülke ile katılım müzakerelerini henüz başlatmamıştır.
Avrupa Birliği, Avrupa'nın yüzyıllar boyunca kazandığı deneyimle ve
oluşturduğu ortak ilkeler temelinde meydana getirildi. Avrupa
devletlerinin ortak deneyimlerinin sonucu oluşan ilke ve idealler olan
kalıcı barışın sağlanması, toplumsal refah, dayanışma, özgürlük,
demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, pazar ekonomisi ve girişim
özgürlüğü bu yeni bütünleşme hareketinin temellerini oluşturuyor. Avrupa
Birliği'nde amaç, üye devletlerin ve vatandaşlarının ulusal, kültürel,
dilsel, dinsel çeşitliliğini bir potada eritmek değil, bu çeşitliliğin
getirdiği dinamizmi güce dönüştürebilmek olarak ifade ediliyor.
AB'nin değerleri AB Antlaşması'nın 2. maddesinde yer alır. Bu maddeye
göre, "Birlik, insan onuru, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun
üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları da dahil olmak üzere
insan haklarına saygı ilkeleri üzerine kurulmuştur. Bu değerler,
çoğulculuk, ayrımcılık yapmama, hoşgörü, adalet, dayanışma ve
kadın-erkek eşitliğinin hakim olduğu bir toplumda üye devletler için
ortaktır." Bu değerleri benimseyen ve geliştirme idealine hizmet
edebilecek her Avrupa devleti AB'ye üye olabilir.
Avrupa Birliği, Avrupa halklarının ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel
alanlarda birbirleriyle kaynaşmasını öngören, Avrupa devletlerinin ve
vatandaşlarının bir araya gelerek oluşturduğu uluslarüstü bir yapıdır.
Bu yapı, üye devletler arasında imzalanan uluslararası antlaşmalarla
kuruldu ve aynı antlaşmalarla bazı alanlarda karar alma ve düzenleme
yetkisi üye devletler tarafından AB'ye verildi. Böylelikle, dünyada bir
benzeri daha olmayan, tüm üye devletleri ve vatandaşlarını aynı anda,
aynı şekilde ve aynı ölçüde bağlayan bir hukuk sistemi meydana
getirildi. Bunun yanında kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin
Avrupa Birliği sınırları içinde rahatça dolaşımının sağlanması için bir
iç pazar kuruldu.
İç pazarın kurulmasına dayalı ekonomik bütünleşmenin siyasi ve sosyal
diğer alanlara da yayılmasına ve ortak bir hukuk düzeni kurulmasına
dayalı Avrupa Birliği, bugün için serbest dolaşımdan ortak para birimine
ve koordine edilen ekonomi politikalarına, eğitimden sosyal politikaya,
gıda güvenliğinden taşımacılığa, çevreden tüketicinin korunmasına,
rekabetten bilim ve teknolojiye, enerjiden fikri mülkiyete, dış
politikadan vize, göç ve sığınma politikalarına ve sınır aşan bazı
suçlarla ortak mücadeleye dek pek çok alanda üye devletlerin ortak
politika üretip bunları birlikte uyguladığı bir işbirliği ve bütünleşme
niteliğinde. AB, bir yandan Avrupa ülkelerinde yaşayan kişilere bir
özgürlük, güvenlik ve adalet alanı ile etkili işleyen ve rekabetçi bir
sosyal piyasa ekonomisi içinde artan refah sunma hedefini
gerçekleştirmeye çaba harcarken, öte yandan da bir dünya aktörü olma
hedefini yerine getirmeye yönelik politikalar geliştiriyor.
Öncelikli amaçlarından biri Birlik üyesi devletlerin ekonomik
kalkınmalarını sağlamak olan Avrupa Birliği, temellerinin atıldığı
yıllardan bugüne kadar üye devletler arası ticaret yoluyla üye devlet
ekonomilerinin gelişmesinin ve büyümesinin sağlanması, üye devletler
arası ekonomik işbirliğinin kuvvetlendirilmesi, Avrupa Birliği
vatandaşlarına iş imkanlarının yaratılması gibi konularda büyük çaba
gösterdi ve bu çabanın meyvelerini, günümüzde yaşadığı sıkıntılara
rağmen büyük ölçüde aldı. Gerçekten, 500 milyona yakın vatandaşı ve 18
trilyon doları bulan gayrisafi milli hâsılası ile Avrupa Birliği,
dünyanın en büyük ekonomisi konumunda. Küresel ekonomik krizden son
derece olumsuz etkilenmesine rağmen de dünyanın pek çok bölgesi ile
kıyaslandığında yine de ekonomik refah düzeyi ve bu refahın paylaşımı
bakımından görece bir başarı oluşturmaya devam ediyor. Aynı zamanda
bugün itibariyle resmi olarak 17 Avrupa Birliği üyesi ülke tarafından
kullanılan Avro, dünyada dolar ile birlikte en fazla kullanılan para
birimi niteliğinde.
Ekonomik kalkınmayı ve dayanışmayı amaçlamasının yanında Avrupa Birliği,
bir siyasi ve sosyal kaynaşma ve dayanışma projesidir. Avrupa Birliği,
üye devletlerin birbirleri ile her alanda dayanışma içinde bulunması,
insan haklarının korunması ve üye devletlerin sosyal, siyasi, kültürel
kaynaşmasının ve ileri gelişiminin sağlanması için çaba göstermektedir.
Avrupa Birliğinin temel hedef ve politikaları arasında;
• Güçlü ve etkili bir dış politika aktörü olma
• AB içinde ve dışında özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü değerlerini garanti altına almak ve yaymak,
• Her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek; özellikle her alanda kadın-erkek eşitliği için çaba sarf etmek,
• İklim değişikliği ile mücadele etmek,
• Çevreyi en üst düzeyde korurken ekonomik büyümeyi sürdürebilmek,
• Enerji güvenliğini sağlamak,
• Yasadışı göç, uluslararası terörizm, insan, silah ve uyuşturucu
kaçakçılığı gibi suçlarla etkin biçimde mücadele etmek ve gerçek anlamda
bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanı olmak,
• AB üyesi ülkelerde istihdamın ve sosyal korumanın artırılmasına katkıda bulunmak,
• AB üyesi devletler arasında ekonomik, sosyal ve yersel uyumu teşvik etmek,
• Avrupa vatandaşlarının en üst düzeyde yaşam ve kalite standartlarına
sahip olmasını sağlamak gibi hususlar yer alıyor. Bu hedeflere ulaşmanın
en etkili yolunun birlikte hareket etmek olacağı düşüncesi üye
devletleri bir araya getiriyor ve bir arada tutmaya devam ediyor.
Avrupa
birliği, Türkiye gibi aday ülke konumunda bulunan ülkelere, hem tam üyelerin
yararlandığı program ve projelerden, hem de bu ülkelere yönelik “üyeliğe
hazırlayıcı ve tamamlayıcı” program ve projelerden yararlanma şansı
sunmaktadır.
Ab
gerek üye ülkelerine gerekse aday ülkelerine fon ve mali kaynaklar
aracılığıyla yardımda bulunurken belli amaçlar gözetmekte ve ülkeler de bu
amaçlara ulaşabilmek için çaba harcamaktadırlar.
Bahsedilen amaçlar içerisinde en önemlisi; AB
standartlarına ulaşmaktır
Bu
bağlamda birlik, teknolojiden kültüre; sağlıktan eğitime kadar bir çok farklı
alanda ortak bir Avrupa bilinci ortaya çıkarmak adına üye ve aday ülkelere fon
sağlamaktadır.
Türkiye ise aday ülke olarak ab merkezli bir strateji belirlemiş, diğer bir
deyişle Avrupa standartlarına ulaşarak eğitim, ekonomi, sanayi, sağlık gibi
bir çok alanda mevcut durumunu iyileştirmeyi kendine hedef seçmiştir.
Bu
hedefe ulaşmada, ab fon ve programları, Türkiye için, Türk Kobi’leri için
önemli bir fırsattır. Bu fırsattan en yüksek düzeyde yararlanmanın yolu da
mümkün olduğunca çok ve ab proje standartlarında hazırlanmış
projelerden geçmektedir
2007-2013 DÖNEMİ AB İÇİN YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI
AB, 2007’den itibaren katılım öncesi
finansmanı “katılım öncesi mali yardım aracı” (IPA) olarak adlandırılan tek
bir araçtan sağlayacak
Bu
yeni araç Avrupa Komisyonu’nun önceki genişlemelerden edindiği tecrübeler ve
aday ve muhtemel aday ülkelerin ihtiyaçlarından yola çıkılarak
oluşturulmuştur.
IPA,
ab üyeliği isteyen ülkelere* 2007’den itibaren 7 yıllık süreçte toplam 11,468
milyar Euro sağlayacaktır.