-->

Bilgi Yönetiminde Öncü Oluşum

Bilgi Yönetiminde Öncü Oluşum

Yayınlanan tüm içeriği görebilmeniz için e-posta aboneliği yapmanız gerekmektedir..

30 Eylül 2015 Çarşamba

Yüksek Doz Yaşam İçermektedir






















Merhaba
Merhaba… 
Evet, evet sana sesleniyoruz…

Arkana bakma güzel kadın. Sana bu selamımız…
Yüksek mi geliyor sesimiz? Yüksek tabii… Çünkü bu selamı sana veren, tek kişi değil ki, koro halinde sesleniyoruz sana… 

10 kişiyiz biz…
Tanımadın mı bizi?

Haklısın tanımazsın, tanıyamazsın. Biz, her birimiz, dünyadaki her 8 kadından biriyiz.

Sen bizi tanımazsın ama biz o kadar yakınız ki sana… Belki annen, belki teyzen, belki kız kardeşin, belki de şu “kankim” dediğin arkadaşın kadar…

Aslında biz de tanımıyorduk birbirimizi. 
Kader, kimimizi kemoterapi merkezinde, kimimizi radioterapi sırasında, kimimizi hastanelerin onkoloji bölümünün koridorlarında ama bir çoğumuzu instagram sayfalarında buluşturdu.

Meme Kanseri teşhisi konulur konulmaz neyi, nasıl yapacağımızı öğrenebilmek için Google sayfalarında çılgınca dolaşıp, kafamız allak bullak olunca, kafa dağıtmak biraz da yaşadıklarımızı paylaşmak için girdiğimiz instagram sayfalarında…

Kimimiz 1 ay önde, kimimiz birkaç ay geride ama hep aynı süreci yaşayan 11 kadınız biz…

Aramızda yarım yüzyılı geride bırakmış olan da var, çeyrek asrı yakalayamamış olan da…

Minicik bebeğini kucağına yeni alan da var, torun sevgisini tatma isteği ile dolu olan da…

Hatta bekar olan da var…

Kimimiz mühendis, kimimiz gazeteci, kimimiz öğretmen, kimimiz vergi memuru, kimimiz mozaik sanatçısı, kimimiz laborant…

Aramızda Pasta ve Parti tasarımcısı da var, 

İcra Katibi de var, Prova Mankeni de…

Ama kaynaştık biz. Çok sevdik birbirimizi…

Tedavilerimizi, sonuçlarımızı merakla bekler olduk.

İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Manisa’dan, Denizli’den haberler geçtik…

Önce merak ettiklerimizi sorduk birbirimize…

Sonra tavsiyeler verdik. Kemoterapiden sonra ne yaparsak, radioterapi esnasında hangi kremleri kullanırsak bu süreçten kolay çıkmanın, zarar görmemenin yollarını paylaştık deneyimlerimizle…

Yemek tarifleri verdik zaman zaman. Hangi yemeklerle damar sistemimizi koruyacağımızı, kemoterapinin yok ettiği hücrelerimizi hızla yerine koyabileceğimizi paylaştık.
Yaşadıklarımızı anlatırken, yaşayacaklarımızı öğrendik.

Uyandık ve uyandırdık…

Uyardık ve uyarıldık…

Bu arada sağlık sistemimizdeki hataları gördük, Zamanın çok ama çok kıymetli olduğu bu hastalıkta atlanmış vakalar olduğunu gördük.

Kansere “ kötü hastalık”, memeye “ Göğüs” demenin ne kadar anlamsız ve yanlış olduğunu gördük.
Teselli etmek için söylenen sözlerden “ dökülen saçlarının yerine daha gürleri çıkacak ya da çoğu gitti azı kaldı “ gibi klişe sözlerin rahatlama yerine rahatsızlık verdiğini anladık…

Toplumumuzda saçları kazınmış kanser hastasına bakışın, bir idam mahkûmuna bakış ile aynı olduğunu fark ettik.

Hastalığın ciddi olduğunu, tedavisinin aksatmadan yapılması gerektiğini ama tedavi aşamasında hayata uzaktan bakmak yerine, içinde olmanın tedaviyi hızlandırdığını öğrendik.

Yaşadıklarımızı bazen talihsizlik olarak değerlendirdik. Beklemediğimiz anda gelen bu talihsizlikle baş edebilmek için ruhumuzu geliştirmenin yollarını aradık hep birlikte.

Karanlık hayallerle kendimizi üzmek yerine, akıp giden hayatın bize verdiği değerleri keşfetmeye, duyduğumuz ya da henüz duyamadığımız, gördüğümüz ya da henüz göremediğimiz güzelliklere sıkı sıkı sarılmayı hedefledik.

Birbirimizi görmeden bütünleştik…

Sanki aynı kitabın okurlarıydık ya da aynı sınıfın öğrencileri…

Aynı ders verilmişti hepimize, hepimiz farklı algılamıştık. Ama hepimiz sonuçta iyi not almaya kararlıydık. İyi not almalı ve bu sınavı geçmeliydik. Yaşadıklarımızı uzun uzun anlatmaya kalksak, her birimiz ayrı bir kitap yazabilirdik aslında… 

Öyle yapmadık.

Kısa kısa özet yaptık.

Birbirimize kenetlediğimiz ellerimizi bırakmadan, boşta kalan elimizi bizden yardım almak isteyenlere doğru uzatmaya karar verdik.

Şimdi elinde bu kitap olduğuna göre biz amacımıza ulaştık demektir.

Okurken bazı bölümlerde belki üzülecek, hatta gözyaşlarını tutamayacaksın. Ama unutma, her birey farklı yaşıyor başına gelenleri… Her bireyin tepkisi de farklı oluyor.

O yüzden sana sesleniyoruz…
MERHABA…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederiz.

Designed By KaiZen